Kayıtlar

Büyüdüm ben..

Bir evimiz vardı; kutu gibi küçük, bahçeli, sevimli. Herkes o kadar çok severdi ki.. İlkokul öğretmenlerimiz dahi sık sık bahçede çay içmeye gelirdi. Bir de annemin meşhur poğaçaları vardı. Yumuşacık, puf gibi. Poğaçalar da en az evimiz kadar sevilirdi. Herkes severdi evimizi ama ben bir apartman dairesinde oturmak için can atardım.Küçük yaşımdan beri hep anne ne olur satalım şu evi de başka ev alalım derdim. Annem ise her zaman ben ölmeden bu evi satmam derdi babam da eşoğlueşek başka derdin yok diye dalga geçerdi.  O kadar sıcak ve nadir bir evmiş ki yeni yeni anlıyorum değerini. Bahçesinde gecenin kaçına kadar oturur eğlenirdik. Hamağımız vardı, onun için kavga ederdik. Sek sek, üçgen, saklambaç ne oyunlar gördü o bahçe... Hep bir mutluluk, neşe. O kadar mutlu bir aileydik ki belki de hafızam sildiği için bilmiyorum ama kötü hiçbir anı hatırlamıyorum. Babam.. Ömrünü bize feda etmiş bir adam...Hep çabalamış, emek vermiş, uğraşmış, didinmiş. 24 senelik ömrümde bir kez hakaret,...

Güç

Yazıyı okumadan önce KUAN dinlemeyene küsücem! https://www.youtube.com/watch?v=zgEZWl7Fo4s 1 yılda en çok duyduğum kelime... Ne kadar güçlüsün, nasıl böyle güçlüsün, sen güçlüsün, güçlü kızsın. Düşünüyorum, düşünüyorum.. Güç? Güç? Neydi beni tanımlayan bu kelime. Araştırdım   " duygularının arkasında durabilmek,  düşmemek değil ama düştükten sonra kalkabilmek" güzel bir tanımlama. Biri de şöyle belirtmiş "güçlü olunmaz güçlü doğulur." mu acaba? Ya da şu an okuduğum kitapta belirtildiği gibi genlerle mi alakalı doğrudan? Kim yükledi bu anlamı üstüme, kimden nasıl geldi bilmiyorum ama ben güçlü olmak istemiyorum. Hiç de istemedim ki.  Büyümek de istemedim. Güçlü olmak, büyümek, olgunlaşmak bu kavramlar bana öyle büyük(!) öyle korkutucu ve uzak gelirdi ki aklımdan hiç bir anda büyümek zorunda olacağım geçmezdi. Hep enerjisi bitmeyen, haylaz, kıpır kıpır Elif olmak isterdim. Belki hala öyleyim belki tüm gücümün arkasında bu var bilmiyorum. Nasıl görünüyorum bunu ...

Dünya...

Resim
Gaziantep'te olduğum dönem bir etkinlik düzenledik.Gecenin geç saatlerinde ay ve çok az mum ışığında KUAN grubunun muhteşem yorumlarını dinledik. Hayatımda bir daha çok zor yakalayabileceğim bir atmosferdi kesinlikle ama ben farkında değildim. Hepimiz çimlerin üzerine uzandık gözlerimizi kapattık ve kendimizi an'ı hissetmeye bıraktık. Şimdi o hislerimi hatırlıyorum boş, anlamsız, çok somut şeyler... Evet bir yandan kendimi kuş kadar hafif ve özgür hissediyorum ama düşüncelerim basit. İstanbul'a dönünce şöyle yapayım, seneye kesinlikle şunları yapmalıyım, 5 yıl sonra da hayatım mutlaka şu şekilde olmalı gibi gibi gibi... Pişmanlıklarımı düşünmüştüm fazlasıyla. Keşke keşke keşke bu kelime o gece zihnimi o kadar yormuştu ki... Şimdi diyorum şimdi o ana gitsem tekrar yaşasam ne olurdu? Ne hissederdim? Ne meşgul ederdi zihnimi? Gözlerimi kapatıp hayal etmeye  bile korkuyorum biliyor musunuz? Düşünmekten, düşüncelerin beni alıp gitmesinden öyle korkuyorum tarifsiz..Geleceği düş...

Yaşama dair

Ağustos ayının keyifli akşamlarından biriydi; ailece annem ve babamın didinerek her bir köşesine ayrı ayrı emek verdikleri evimizin bahçesinde çay içiyorduk, gülüşüyorduk. Babam birden sol tarafım ağrıyor demeye başladı. Annem de (nasıl özledim tarifi yok bunun) babama üşütüyorsun sürekli ağrır tabi dedi. Biz de yok gripsin baba yok dikkat etmiyorsun kendine diye hayıflandık. Sonra babam kötü oldum eve giriyorum dedi gitti 10 dk geçmedi annem de girdi babam kötü olmuştu bayağı.Bembeyazdı, kalbini tutuyordu, konuşamıyodu. Taksi çağırın dedi kaç tane durak aradım taksi yok çıldırıyorum elim ayağım titriyor. Ambulansı aradım çok az sürede gelmesine rağmen gelene kadarki süre ölüm gibiydi. Geldiler içeri babamı hastaneye götürmeleri gerektiğini söylediler. Ablam annem de babam sık sık kontrol olduğu için ciddi bir şey olmadığını düşündüler, bizi de hastaneye götürmediler. Sonra babamın kalp krizi geçirdiğini söylediler, inanamadım defalarca nasıl yani kalp krizi bildiğimiz kalp krizi baba...

Ortodonti Tedavim

Yarınımın bugünün aynısı olan inanılmaz monoton yaşadığım şu zamanlarda yazacak bir şey de bulamıyorum haliyle. Bir farklılık yok ki...Vallahi yok sabah uyan gazetelere göz at,kahvaltı yap, sosyal medya hesaplarını tek tek kim ne yapmış kontrol et, tv izle, kitap oku, Hilallere geç, gün bitti.Bu arada evet bir gazete için 2 kez görüşmeye(biri insan kaynakları diğeri haber müdürü ile) gittim. İkisi de olumlu bana Ağustos'un başında işe başlanacağım söylendi ama hala haber bekliyorum aradığımda da bir kaç problem olduğu ancak herhangi bir olumsuzluk olmadığı tekrar arayacakları söylendi.Beklemedeyim yani ama inanılmaz ümitsiz bir şekilde.Velhasılı kelam böyle sıkıcı günlerimin arasında değişik bir şey oldu ve ortodonti tedavisine başladım. Tanıyanlar biliyor 12. sınıfta doktorumun önerisi ile damaklı olan bir tel kullandım 8 ay ama konuşmamı olumsuz etkilediği için tedaviye devam etmedim. Ancak son zamanlarda inci gibi dişleri gördükçe yeniden taktırma isteği oluştu. Çok tedirgindim ...

Başlık bulamadım :)

Şu günlerde can sıkıntısından mıdır bilmiyorum inanılmaz şekilde şarkılara sarmış durumdayım. Dinlediklerimin başında elbette her şeyine hayran olduğum İtalya şarkıları geliyor.2 cümlesini anlayıp geri kalanını anlamıyor olsam da farklı bir huzur veriyor bana. Hele ki İstanbul'un tıka basa dolu olduğu bir Pazar günü en sevdiğim mevsim meyvelerini yiyerek dinlemek resmen ruhumu besliyor. Belki benim gibi ruhuna iyi gelecek şarkılar arayışında olanlar vardır. Şuraya 3-5 belki 5-10 link bırakayım... Yazımı okuyanlar olursa şayet şarkıları dinledikleri takdirde yorum bırakırlarsa çok sevinirim. :) Herkese musssmutlu huzur dolu günler... Rita Monico- Quando Tu Vorrai https://www.youtube.com/watch?v=oDGb7Jvs_No Bu şarkıyı pek çoğumuz Fergie yorumuyla hatırlarız sanırım. Tony Renis- Quando Quando Quando https://www.youtube.com/watch?v=PxZHBxlwZBw Al Bano & Romina Power- Liberta https://www.youtube.com/watch?v=hAvVt7zz1rM&ebc=ANyPxKoFBuvyybCGzd15WfoOKeFII9N2A6hwj0fspXv...

Yaşlılar 112'yi bilmiyor

Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü ve Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) ortak düzenlemiş olduğu ”  Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Zirvede  yaşlıların düzenli spor ve egzersiz yapmadığı, sağlıklı beslenmeye dikkat etmedikleri öne çıkan maddeler arasındaydı. Ancak asıl şaşırtan 40-64 yaş aralığındaki bireylerin %5.36'sı, 65+ yaş grubundakilerin ise %15.5'i acil servis numarasını yani 112'yi bilmemeleri. Sokağa çıktım, 'Ambulansın numarasını biliyor musunuz ?' sorusunu sordum...