Yaşama dair

Ağustos ayının keyifli akşamlarından biriydi; ailece annem ve babamın didinerek her bir köşesine ayrı ayrı emek verdikleri evimizin bahçesinde çay içiyorduk, gülüşüyorduk. Babam birden sol tarafım ağrıyor demeye başladı. Annem de (nasıl özledim tarifi yok bunun) babama üşütüyorsun sürekli ağrır tabi dedi. Biz de yok gripsin baba yok dikkat etmiyorsun kendine diye hayıflandık. Sonra babam kötü oldum eve giriyorum dedi gitti 10 dk geçmedi annem de girdi babam kötü olmuştu bayağı.Bembeyazdı, kalbini tutuyordu, konuşamıyodu. Taksi çağırın dedi kaç tane durak aradım taksi yok çıldırıyorum elim ayağım titriyor. Ambulansı aradım çok az sürede gelmesine rağmen gelene kadarki süre ölüm gibiydi. Geldiler içeri babamı hastaneye götürmeleri gerektiğini söylediler. Ablam annem de babam sık sık kontrol olduğu için ciddi bir şey olmadığını düşündüler, bizi de hastaneye götürmediler. Sonra babamın kalp krizi geçirdiğini söylediler, inanamadım defalarca nasıl yani kalp krizi bildiğimiz kalp krizi babam ilk kalp krizini geçirdi yani diye tekrar tekrar sordum anneme kabullenemiyordum. Babam grip bile nadir olurdu.Sapasağlamdı...Babamı taburcu olacağı güne kadar görmeye gitmedim, gidemiyordum onu hastane odasında göremezdim hazır değildim. Son gün gittim o gün bile ağladım yanında babam da korkuttum sizi dimi bir daha sigara içmeyeceğim kızlarım benim demişti.Annem de o gece çok korkmuş çok ağlamış, babamı kaybedeceğini sanmış kaderini bilmeden...
Aradan 3 ay geçiyor. Yine her zamanki gibi annem işe gitmem için uyandırıyor beni kahvaltımı bile hazırlamış.Yumurta çok piştiği için dert yanıyorum tamam diyor yarın az pişmiş yaparım bi tutturamıyorum ayarını. Sonra hava karanlık olduğu için caddeye kadar çıkarıyor beni. Hadi sen dön yaa diyorum yok yok şuraya kadar bırakayım bak çöpleri toplayan abiler de burda bişi olmaz diyor. Son cümlesi buydu bana.Arkama dönüp baka baka koşuyorum durağa. Kulaklığı takmışım ayakta uyuyorum resmen. Otobüste sol tarafta oturuyorum, başım cama yaslı. Kulağımda acı haberi almadan 2 saniye önce dinlediğim adını bile hatırlamak istemediğim şarkı çalıyor. Telefon çalıyor; ablam. Açıyorum komşumuz elif eve gel annenler kaza yapmış diyor. Noldu diyorum sesi titriyor hadi kızım sen gel diyo. Elim ayağımın tutmuyor. inicem e5'te açamıyor kapıyı çıldırıyorum dayımları arıyorum annem kaza yapmış diyorum. iner inmez koşuyorum deli gibi. taksiye atlıyorum abi gidelim annemler kaza yapmış diyorum ama nerde yapmışlar nasıl nereye gitcem bilmiyorum konuşacak halim de yok.Sadece ölmüşler diyorum kızlara yazıyorum ölmüşler diyorum. Taksici dayımla konuştu hastaneye gidelim ama dua oku sen dedi. Öldüler dimi dedim. Hastaneye gittik koştum annem ölmüş ama babama kavuşayım diye ona sarılayım diye. Acilin kapısına gittim dayımlar orda babam nerde dedim. Kızım ikisi de dediler. Gerisini hatırlamıyorum zaten.
Sonrasını da asla hatırlamak istemiyorum. Hastanede göremediğim babamı öpmeye doyamadığım annemi musalla taşında gördüm. Sabah sıcacık bıraktığım için öyle sandığım annemi öptüğümde titrediğimi hissettim. Buz gibiydi ama melek gibiydi de. Babama da sarıldım canımı istese vereceğim her gece Allahım acılarını gösterme diye dua ettiğim annem ve babam...
Neden yazıyorum bilmiyorum belki rahatlamaya ihtiyaç duyduğum için belki bazılarınız bir şeyleri anlayabilsin diye...
Ölüm var bu dünyada ölüm.. Yılların 1 saniye içerisinde gidiyor. Bitiyor, hiçbir şeyin yanında gitmiyor hem de hiçbir şeyin. O saatten sonra hiçbir şeyin önemi de kalmıyor. Son kez sıcak sıcak öpsem diyorsun öpemiyorsun. Mezarı açsam da sarılsam diyorsun artık mezarda dahi olmadığını biliyorsun.
Toparlanıyorsun bir şekilde inançlıysan eğer. İlla kendinden geçen, hayata küsen, yaşama sevincini kaybeden oluyordur. Ama ben öyle olmadığım olmayacağım da. Bazılarınızın elife bak ailesini kaybetti ama nasıl keyifli der dediğini hissediyorum. Çok tuhaf kelimelerle anlatılamayacak kadar tüm olanlar. Tek bildiğim güçlü olmamız gerektiği çünkü onlar öyle isterdi. 


Size diyebileceğim şeylerse ailenizle çok fotoğraf çok video çekilin. Onlar gittikten sonra yüzünüzü gülümsetecek anılar kalıyor geriye sadece. Keşke 3-5 fotoğraf daha olsa değişik baksam diyorsun. Sesini özlüyorsun Allahım ne olur kulağımdan silinmesin diyorsun. 


Her fırsatta aileden kaçmak yerine fırsat buldukça yanlarında olun. Ben yıllık iznimde ne yapsam diye düşünürken şimdi keşke annem babam olsaydı de dizlerinin dibinden 5 dk ayrılmasaydım diyorum.

Ölümün çok yakınımızda olduğunu her an olabileceğini hiç unutmayın. Bu nedenle kırmayın, kendinizde kırılmamaya çalışın. Kırmaya kıyan insanları hayatınızdan silin. 


Bir arkadaş, sevgili edindiğinizde bu kişi kötü günümde olur mu benim deyin. Çünkü iyi günde ya da kötü günün ilk 2 gününde herkes destek olup arayıp soruyor. Asıl imtihan sonrası. Asıl zaman geçtikten sonra arıyor insan dostlarını. Hiçbir şeye değil de nasılsın kelimesini duymaya o kadar çok ihtiyacı oluyor ki insanın. 


Hayatı sonsuzmuş gibi gamsız, kedersiz, empatiden yoksun yaşayan insanlardan uzak durun. Böyleleri zor gününüzde acıtıyor en çok canınızı. Zaten merak etmeyin Allah'ın sopası kesinlikle var.
İç dünyanızı anlamaya yeltenmeyen, düz, odun gibi yaşayan insanlardan da uzak durun. Ne demiş
Aşık Veysel: Anlatamam derdimi dertsiz insana, Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez


Başınızı her gece yastığa rahat koymaya özen gösterin. Keşkeleri bırakın, keşke olabilecek her şeyi bir tarafa atın.
Sevdiklerinizin, sevenlerinizin değerini bilin. Ve hiçbir zaman şükretmeyi ihmal etmeyin.

Giden insanlar, giden zaman, giden emek geri gelmiyor bunu da unutmayın. 
x

Yorumlar

  1. elif ben fatih nalbur allah gani gani rahmet eylesin mekanları cennet olsun mevlam sizlere sabırlar versin hep güçlü ol allahım bununda sabrını verir mevlam sizi cennetinde kavuştursun inşallah . annen ve babanı iyi bildik hoş insanlar olarak tanıdık sizde iyi bir evlat oldunuz bundan sonra topraklarını kurutmayın mezarlarına sık sık gidip dualarınızı yapın imkanın oldukça annen ve baban adına sadaka ver mevlam onların amel defterlerini siz evlatları sevenleri sayesinde açık tutsun.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salih NAYMAN röportajım

Salvo KOHEN

23 yaş sendromu