Salvo KOHEN
Show Haber’in, habere
farklı açıdan bakan genç ve başarılı, nam-ı diğer papyonlu muhabiri Salvo Kohen ile röportaj
gerçekleştirdik.
-Öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz ?
-Öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz ?
İstanbul’da doğdum. İlköğretim ve lise
eğitimimin ardından Beykent Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi
bölümüne girdim. Bitti bitecek! Kendimi bildim bileli televizyonda çalışıyorum.
Büyüklerim hakkımda “Sanırım emeklerken buraya düştü” diyorlar. Stajla
başladığım işte önce kamera arkasını öğrenip daha sonra kameranın ön tarafına
geçtim, ismimize muhabir diyorlar. Şimdiye dek haberin her alanında çalıştığım
gibi şu sıralarda papyonumla haberin son blogunda şeker tadında haberler
yapmaya çalışan bir muhabir adayıyım.
-Sektöre adım atışınız, mesleğe başlayışınız nasıl oldu ?
Lisede okuduğum yıllardı. İnsanın kanı
kaynıyor tabi o yıllarda… Ekranda ise sabah akşam hayranı olduğum usta gazeteci
Uğur Dündar var. Benim gibi içinde bir parça televizyonculuk ruhu olan herkes
yanında çalışmak için can atıyor tabii… Çok sevdiğim bir hocam vardı o dönem
lise’de okurken. Uğur Dündar okulumuza konferansa geldiğinde kendisinden benim
için rica etti "staj yapabilir mi" diye. Kırmadı Uğur ağabey, gelsin
dedi. O zaman CNN Türk / Kanal D ortak yayınıyla ekrana gelen efsane program
ARENA’ya giriş yolum açılmış oldu. Mevsimler yaza döndüğünde okulun kapısını
kapattım, kendimi Kanal D binasında buldum. ARENA’nın gizli kamera zamanlarıydı.
Yasa dışı işler nasıl oluyor bunları öğreniyordum.Gizli kamerayla kötü adamları
çeken muhabirlerin yanında büyümeye başladım. Gizli kameranın yasaklanmasıyla
birlikte aynı kurum içinde bulunan Star TV’den Uğur ağabeye haberleri sunması
teklif edildi.O da Arena ekibini topladığı gibi Star TV’ye geçti.Bu şekilde
siyaset programına dönüşen ARENA’ nın yönetmen yardımcılığı koltuğuna oturdum. Yaz
aylarında program olmuyordu, kanalda boş boş takılmam o dönemki Star haber
müdürünün gözüne takılmış olacak ki koridorda önümü kesti “Ne boş boş
takılıyorsun, çık dışarı haber yap!” dedi. Hiç beklemediğim bu cümle muhabirlik
gibi önemli bir mesleğin kapılarını açtı bana.Sonra kanal satıldı hepimizi
işten attılar. Bir ara magazine bakayım dedim kapı arasından, manzara benim
için güzel değildi kapattım kapıyı. Sonrasında birkaç kanalda daha çalıştım.
2013’ de Uğur Dündar ile Artı Bir’de yeniden kesişti yolumuz. Sonra o da bitti.
Tamı tamına 8 yılı doldurdum meslekte ve şimdi Show TV Haber merkezinde muhabirlik
görevini yürütüyorum, her gün yeni bir şey öğrenerek…
-İlk yaptığınız haberi hatırlıyor musunuz?
-İlk yaptığınız haberi hatırlıyor musunuz?
Hatırlamamak mümkün mü ? Gaz sıkışması
nedeniyle patlayan soda şişeleri ile ilgiliydi. İstanbul Paşabahçe’ de bir
bakkal, satın aldığı soda kolisinden şişeleri çıkartırken bir tanesi patlayıp beyefendinin gözünü kaybetmesine neden olmuştu. O ağabeyi bulup
konuşmuştuk ama televizyonda göründüğüm ilk haberi soruyorsan ondan tam bir gün
sonraydı. O gün için haber bakmaya başladım ne yapılabilir diye. Taze muhabiriz
ya bir şey bulamadık elbette. Öğlen saatlerine doğru kanalın ihbar hattında bir
telefon geldi. Anadolu yakasında bir okulun hemen yanında kurulan baz istasyonunu
şikayet etmiş vatandaş. Çağırdı haber müdürüm beni anlattı konuyu git ve çek
dedi. Gittik röportaj yaptık orada öğrenci velileriyle çevre sakinleriyle.
Kameramanım dedi ki “Anons çekmeyecek misin?” Çekmem gerekiyordu tabii. Söyleyeceğim
cümle aynen şu: “ İşte baz istasyonu tam burada okul ise hemen 100 metre yanında.” Sayısını
unutamam tam 37 defa tekrarladım aynı cümleyi. Sonunda oldu ama :)
-Size göre mesleğinizin kolay ve zor yanları nelerdir ?
Kolay tarafı hemen söyleyebilirim. Malzeme
bol. Burada haber olgusu hiç bitmiyor.İnsan hayatları, hikayeleri... Zor olan
ise onları konuşturabilmek.Gözle gördüğümüz haberleri televizyona taşımak için
o görseli, gözümüzle gördüğümüz görüntüyü ekrana taşımamız gerekiyor. O nedenle
karşı tarafa yalvarmak durumunda kalabiliyoruz. Her meslekte olduğu gibi bu
işte de zorluklar var elbette. Bir toplumsal olay düşünelim şimdi. Eylemciler
bir tarafta polis bir tarafta ama siz ortadasınız. Atılan her türlü madde
kafanıza gelebiliyor. Özellikle bazı medya kuruluşlarının son dönemde tepki
çekmesiyle protesto edenler arasında bu ayırım yapılamaz hale geldi. Dolayısıyla
direkt hedeftesiniz. İlkelerimiz net ve basit: tarafsız olmak ve insanların haber
alma hakkına hizmet etmek.Bunu asla unutmamamız lazım. İşin görsel yanı bir
yana, ekrana çıkıyor olmak, belli gruplar tarafından seviliyor olmak… Bunlar
güzel şeyler ama “haber” dediğimiz olgu adı üstünde olan bir şeye yorumsuz ayna
tutmaktır. O nedenle bu işi yaparken iki defa hatta 100 defa düşünmek gerek bir
cümle söylemeden önce.Yoksa dönüşü olmuyor malum. Haber almak insanın nefes
almak ya da yemek yemek gibi en temel ihtiyaçlarındandır. O nedenle
kişiliğimizi bir kenara koyup bunu da düşünmemiz şart.
-Habere farkı bakış açınız var, mizah katarak oldukça başarılı haberler yapıyorsunuz bunun sırrı nedir ? :)
Bu benim kendi tercihim. Şunu belirtelim
şimdiye kadar kimse bana “ Yahu sen mizah haber yap, komik adamsın.” demedi. Laf
arasında kendimi de çok komik bulduğum söylenemez. Özellikle son dönemde
yapılan haberlere baktığımızda evet, izleyenlerin yüzünü güldürebiliyoruz
şükürler olsun. Bunun sebebi ne benim habere kattığım mizah ne de espriler,
şakalar.. İzleyici ekranda kendini gördüğü zaman gülüyor. Sokak röportajları
ağırlıklı yaptığım haberlerde bunun sebebiyse halkın haberin içinde olması
gerektiğinden. Halkın içine girmeyen haber biraz yukarıdan bakıyormuş gibi
geliyor bana. Çünkü herkesin söyleyebilecek bir şeyi olmalı konuyla ilgili. İşin
mizah boyutuna geldiğimizde yeniden hatırlatayım, televizyonda izleyip de “Ayyyy
ne gıcık bi tip bu!” dediğiniz insanlar aslında “sizsiniz” ve siz ısrarla bu
cümleyi söylemeye devam ederken zap yapmıyorsunuz izlemeye devam ediyorsunuz. Habercilik
matematiğine göre bu benim için “başarı” demek.Çünkü izlemeye devam
ediyorsunuz, bu da benim haberime reyting getiriyor. Eleştiriye de açık olmakta
fayda var her zaman. Sağolsun izleyici yaptığım haberleri sevdi. Çok güzel
tepkiler geliyor. Ama arada bir eleştiriler de geliyor “Yahu çok saçma
olmuş” diye. Kendilerine eleştirileri için teşekkür etmeyi de ihmal etmiyorum.
Birdahaki sefere bu eleştirileri düşünerek hareket ediyorum.Son bir not; içinde bulunduğumuz dönemde şunu net bir
şekilde görüyoruz, herkesin bir parça gülmeye ihtiyacı var! Hırsızlıklar,
kadına şiddet, cinayetler derken haber bültenleri üzücü hale gelmeye başladı. O
yüzden bu ciddiyeti birden bire kıracak ve izleyenleri 3 dakikalığına bile olsa
güldürebilen haberler yapabiliyorsam ve izleyici gülümsüyorsa ne mutlu bana :)
-Sosyal medya ile ilgili düşünceleriniz nelerdir ? Çok fazla kullanıyor musunuz ?
Şu sıra delisi olmuş durumdayım. Her
mecrasında bir kullanıcım var hemen hemen. Memnun musun diye sorsan keyifli
oluyor haberleri okumak oradan buradan. Ama artık gizlilik diye bir şey
kalmadı. Haber açısından baktığımızda sosyal medyayı kullanışlı buluyorum.Çünkü
televizyon açacak vakti olmayan izleyici gün içinde ihtiyacı olan haberi oradan
alabilir hale geldi. Şunu belirtelim ama dezenformasyon çok var. O nedenle
güvenilen haber kaynaklarını takip etmek gerek. Aksi taktirde belgesi olmadan
orada dolaşan her söylem dedikodudan öteye gidemez. Hashtagler, mentionlar havada
uçuşuyor malum, düzene ayak sağlamak lazım.
-Kısa bir süre önce HÖ(Haber Öncesi) programını sundunuz, peki geleceğe dair planlarınız nelerdir ?
Her zaman söylerim, program yapmak, meslekte
terfi etmek değildir. Muhabirlik bu işin en yüksek mertebesi zaten. Yorulana
kadar sokakta koşturmakta bir sakınca görmüyorum. Neyin nereden çıkacağını
bilemiyoruz önümüzdeki maçlara bakacağız.
-Biz öğrencilere iletmek istediğiniz not var mı peki ? J
Seviyorsanız gidin konuşun bence...
Yorumlar
Yorum Gönder