Cagliari-3
Cagliari'deki 2. ayımın 10. gününden bildiriyorum burada dükkanlar hep kapalı. :)
Şaka yapmıyorum. Sabah uyanıyoruz geneli kapalı. 10.00 gibi açıyor çoğu dükkanı fakat 13.00-13.30 gibi tekrar kapatıyorlar çünkü siesta için evlerine gidiyorlar. Akşam 17.00 gibi açıp 20.30'da tamamen kapanıyor. Geçen gün bu sebepten mağazadan çıkarıldık resmen. Türkiye'de olsa dur dur bir müşteri bir müşteridir o gidene kadar bekleyelim belki alır bir şeyler der ve dükkanı kapatmayız. Yalansa yalan deyin :) Türkiye'den başka bir farkı ise burada otobüsler durakta yazan saatte geliyor. Ne bir dakika geç ne erken, fena dakikler. Bunu önceki yazılarımda da yazmıştım diye hatırlıyorum. Kesinlikle 'Gaptan şu glimaları aç ya öldük sıcaktan' cümlesi duyamazsınız. Klimalar daima açık. İnsan otobüse binmek için can atıyor inanın. Yayaya saygıdan da bahsetmiştim. 'Bu çok hızlı geliyor dur dur bekle' demeye kalmadan araba duruyor. Yıllardır duyduğumuz klişeleşmiş İtalyan erkeklerinin karizmasına bizzat katılıyorum. Çok yakışıklılar ya hu :) Ama şu da var ki buranın kızlarını görünce insan 'ben kız mıyım bee Allah'ım çok değil şundaki güzelliğin yarısını verseydin diye isyan etmeden duramıyor. Genel olarak mutlu nüfusu olan bir yer burası. O kadar az çalışmalarına rağmen ekonomik olarak da iyi gibiler. Arabası olmayan kız yok denecek kadar az. (algıda seçicilik der susarım). Smart, Citroen C1 ve Fıat 500 en çok tercih edilen arabalar. Sıcaklıktan bahsetmiyorum hiç. Dün 43 dereceydi. Üşümeyi nasıl özledim anlatamam.Buharlaşıp yok olmaktan korkuyorum...Ama aynı zamanda ne hikmetse bir türlü bronzlaşamıyorum.
Adada hep Türk yokkk Türk yokk diye yakınıyorum malumunuz. Geçen gün Cagliari'de Türk'lerin buluşma noktası Zaza Kebap'a gittik. Arka masada bir erkek ve kız oturuyordu. Kız Türk giyinişinden anlaşılıyor ama insan yine de tereddüt ediyor. Konuşmalarını dinliyeyim bakalım hangi dil dedim. Kızın Türkler mi benziyorlar ya baksana sorusuna evet evet Türk'üz cevabını verdim. :) Onlar da staj için buradaymış. Derken aynı gün Zara mağazasında kasada bekliyoruz. Arkadan 'günaydın, iyi geceler' kelimelerini duydum, dönüp Türk müsünüz diye sordum çifte. Kadın Türk eşi buralıymış. Türkçe öğretiyormuş eşine...
Buraya yazamadığım sonsuz kötü şey de yaşadım tabiki bu adada. Ama ne güzel şey insanın ailesinden memleketinden kilometrelerce uzaklıkta tek başına bir şeylerle mücadele etmeyi öğrenmesi. Ne güzel şey kendi ayaklarının üstünde durabilmesi. Ne güzel şey farklı kültürler, farklı insanlar...Ve ne güzel şey şu dünya !...
Şaka yapmıyorum. Sabah uyanıyoruz geneli kapalı. 10.00 gibi açıyor çoğu dükkanı fakat 13.00-13.30 gibi tekrar kapatıyorlar çünkü siesta için evlerine gidiyorlar. Akşam 17.00 gibi açıp 20.30'da tamamen kapanıyor. Geçen gün bu sebepten mağazadan çıkarıldık resmen. Türkiye'de olsa dur dur bir müşteri bir müşteridir o gidene kadar bekleyelim belki alır bir şeyler der ve dükkanı kapatmayız. Yalansa yalan deyin :) Türkiye'den başka bir farkı ise burada otobüsler durakta yazan saatte geliyor. Ne bir dakika geç ne erken, fena dakikler. Bunu önceki yazılarımda da yazmıştım diye hatırlıyorum. Kesinlikle 'Gaptan şu glimaları aç ya öldük sıcaktan' cümlesi duyamazsınız. Klimalar daima açık. İnsan otobüse binmek için can atıyor inanın. Yayaya saygıdan da bahsetmiştim. 'Bu çok hızlı geliyor dur dur bekle' demeye kalmadan araba duruyor. Yıllardır duyduğumuz klişeleşmiş İtalyan erkeklerinin karizmasına bizzat katılıyorum. Çok yakışıklılar ya hu :) Ama şu da var ki buranın kızlarını görünce insan 'ben kız mıyım bee Allah'ım çok değil şundaki güzelliğin yarısını verseydin diye isyan etmeden duramıyor. Genel olarak mutlu nüfusu olan bir yer burası. O kadar az çalışmalarına rağmen ekonomik olarak da iyi gibiler. Arabası olmayan kız yok denecek kadar az. (algıda seçicilik der susarım). Smart, Citroen C1 ve Fıat 500 en çok tercih edilen arabalar. Sıcaklıktan bahsetmiyorum hiç. Dün 43 dereceydi. Üşümeyi nasıl özledim anlatamam.Buharlaşıp yok olmaktan korkuyorum...Ama aynı zamanda ne hikmetse bir türlü bronzlaşamıyorum.
Adada hep Türk yokkk Türk yokk diye yakınıyorum malumunuz. Geçen gün Cagliari'de Türk'lerin buluşma noktası Zaza Kebap'a gittik. Arka masada bir erkek ve kız oturuyordu. Kız Türk giyinişinden anlaşılıyor ama insan yine de tereddüt ediyor. Konuşmalarını dinliyeyim bakalım hangi dil dedim. Kızın Türkler mi benziyorlar ya baksana sorusuna evet evet Türk'üz cevabını verdim. :) Onlar da staj için buradaymış. Derken aynı gün Zara mağazasında kasada bekliyoruz. Arkadan 'günaydın, iyi geceler' kelimelerini duydum, dönüp Türk müsünüz diye sordum çifte. Kadın Türk eşi buralıymış. Türkçe öğretiyormuş eşine...
Buraya yazamadığım sonsuz kötü şey de yaşadım tabiki bu adada. Ama ne güzel şey insanın ailesinden memleketinden kilometrelerce uzaklıkta tek başına bir şeylerle mücadele etmeyi öğrenmesi. Ne güzel şey kendi ayaklarının üstünde durabilmesi. Ne güzel şey farklı kültürler, farklı insanlar...Ve ne güzel şey şu dünya !...
Yorumlar
Yorum Gönder