EVS'in en güzel dönemi 'ON ARRİVAL'
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYHl8lJRa8wErRPpKURKsfYEC9LpUkZ5XjreyO7xSruDv_CyZZolQKK_hqk2kurZ2lQZwpqtjfOIwZxt_mNg7BVmZRwp4K4KC1Eq29oIFc_DF9Ie_M7yjzETfMmXfxxTnhvjs2hXZImL0T/s640/blogger-image-1647484507.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH1Utgtikr4G3ZWdWS3bqY5xj0ZR11rRKmYawaBo2RJyZhwFuEsV9FDaZ9nNfkc6LrOTQ1xv3N4i6MzHge91U9sdt1VF2l1crTv_04E3nHLSDLA5avkCa7Zahsin5UQ1ql5ykvSGIbHGmU/s640/blogger-image--825830568.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFhHX5i0grre5EJKVtC7i5ZoUNn2d7gAfnTXXRveOGzxm_OaqWUHs1PgzbfD84DCi07svoOdYdUb3z63y1_W_ihEMrEF0uT2Ec10y4z8kQcWJ8DJWmaMX2StrF-tA8thsZ45VP0P0G_s6R/s640/blogger-image--1593528790.jpg)
İtalya'ya gelmemle birlikte bloguma bir haller oldu. Ne fotoğraflarım gözüküyor ne menüler adam akıllı bir halde. Durum böyle olunca da yazasım gelmiyor hiç, ama birikmiş şeyleri de anlatmadan edemeyeceğimi herkes bilir. En son blog yazımı İtalya'daki 18. günümde yazmışım. Şuan tam 32 gün oldu buraya geleli. 25 Temmuz tarihinde İtalyan Ulusal Ajansı'nın düzenlemiş olduğu On Arrival Formasyon eğitimine katıldık. 7 gün sürecek olan kampa her zamanki gibi önyargılı bir şekilde ' Ya gitmesek ne olur sanki' cümleleriiyle gittim. İlk iki günde bu düşüncelerim devam etti. Her ülkeden katılımcının bulunduğu 67 gönüllü vardı eğitimde, Türkiye'den de 9 katılımcı. İlk gün tanışma vs derken aval aval etrafa bakınmakla geçti. 2. gün yoğun, dopdolu eğitim sabah 09.00'da başladı. 09.00 -09.30 arası SVeglia yani uyanış. Çeşitli oyunlar akrobatik hareketlerle uyanmaya çalıştık. 09.30-13.00 arası İtalyanca kursumuz vardı 13.00-15.00 arası free time. 15.00-19.00 arası eğitimin amacı, EVS nedir YouthPass nedir gibi her gün farklı farklı eğitimler verildi. 4 saat karşınızda bik bik İtalyanca konuşulduğunu ve sizin 3-5 kelimeden başka hiçbir şey anlamadığınızı bir düşünsenize. İşkenceydi resmen!! Ama 5 dil bilen biricik Elena sağolsun anlatılanları bize yılmadan translate etti. :) 19.00- 21.00 arası free time 21.00-23.00 arası tekrar eğitim.İkinci gün yanlış hatırlamıyorsam kalem oyununu oynadık. 4 grup oluşturuldu. Gruplar birbirlerine düşürmeden ve fırlatmadan kalemi vermeye çalıştı. Anlatınca kolay ama o iki grup arasındaki mesafe o kadar uzundu ki kalemi uzatmak için uygulanan stratejileri görmeniz lazım. Bu oyunda grup dayanışmasının önemini, stratejileri vs öğrendik. Günleri ne yazık ki hatırlayamıyorum ama İtalyanca meslekler oyununu oynadık. Yine gruplar oluşturuldu Bir kişi sessiz sinemadaki gibi konuşmadan meslekleri anlatmaya çalıştı. İtalyanca bilmediğimiz için en berbat en nefret ettiğim oyun buydu. Sıra bize geldikçe biz bir panik bir panik. Sonraki günlerden birinde vücut bölümlerimizi tanıma oyunu öğrendik ki en zevkli oyundu sanırım. :D Kağıtlarda , vücudumuzdan 2 bölüm yazıyor ve biz seçtiğimiz kağıtlarda çıkan bölümlerle birbirimize deymeye çalışıyoruz. Söyle ki bana göbek ve sırt çıktı örneğin. Göbeğim ile bir kişinin sırtına dokunmak ve araya o kağıdı koymak zorundayım. Kağıt düşerse oyun bitiyor. 13 kağıt ile kazanan bizim takım oldu. :P Uyanmamız için de sandalye kapma, ninja gibi oyunlar oynadık. Kaos oyunu yine keyif aldığım oyunlardandı. Gruplar oluşturuldu içerideki sandalyeler dışarı taşınmaya çalışıldı ama içerideki grup buna müsade etmiyordu. Yerlerde sürünenler mi dersin, sandalyeye yapışıp kalanlar mı :D fazla eğlenceliydi. Tabi tüm bunlar yalnızca oyundan ibaret değildi. O günki eğitimin de konusu idi. Misal grup dayanışmasına dair bir oyun. iki grup oluşturuldu. Gruplardan biri çember oluşturdu. Diğer gruptakiler o çemberden içeri girmeye çalıştı. Biz oyunu savaş haline getirip içeri almamak için üst üste bindik resmen. Ama halbuki siz o takımdansınız alamayız demek yerine kabullenseydik çoğalıp daha da güçlenecektik. Ego devreye girdi ve içeri birilerinin alınmasına müsade etmedi. İlk gün bize 3 farklı fotoğraf gösterip bunlar hakkındaki düşüncelerimizi yazmamızı istemişlerdi. Son gün de yazdıklarımızın gerçekleşip gerçekleşmediği üzerine konuşuldu. Ben bir fotoğrafa özgürlük yazmıştım, kesinlikle gerçekleşmedi. Su içmeye zor vakit buluyorduk adeta :P Başka bir fotoğrafa stres ve karmaşıklık yazmışım ki kesinlikle doğruydu gerçekleşmişti yani. Dil yetersizliğinden ötürü 7 günü stres dolu geçirdim.
Genel olarak bu şekilde geçti bir hafta. Ben sıkıldığımı düşünürken aslında kısa sürede fazla alışmışım herkese. Adaya döndüğümde kendimi çok yalnız hissettim malesef. Çünkü orada dilin yetmediği durumlarda Elena'ya başvurmak gibi bir şansımız vardı. Burda ise translate'den başka bir çaremiz yok, o da düzgün çevirirse tabi ! Şimdiden özlüyorum kamptaki herkesi. Okey, come on deyip heyecanla bir şeyler anlatan Fransız arkadaşımız Manel'i, kısa sürede dost olunabileceğini gösteren Tuğba'yı, Reflection gruplarda derdime derman olan Çınar'ı, bıkmadan her şeyi anlatan Elena'yı, son gece Gossip Team ile kahkahalara boğan Mamad'ı, Lana'yı, yes yes okey cümlesiyle aklımdan hiç çıkmayacak çılgın çocuk Muhammed'i,konuşamadığım ama tebessümle bile sıcaklığını hissettiğim bütün arkadaşları özledim. Dünya küçük belki bir gün bir yerde karşılaşırız belli mi olur ?
CİAO Cİ VEDİAMOOOO !
Yorumlar
Yorum Gönder