Cagliari 2
Cagliari'deki 18. gün... Zaman su misali sözü ne kadar doğru. Nasıl böyle çabucak geçiyor günler anlamak güç.Kaldı 2 ay 11 günümüz. İlk hafta her sabah gözümü açtığımda kurduğum cümle 'lanet olsun yine mi bu cehennemdeyiz?' idi. Şuan biraz daha ılımlı durumdayım sanırım :) Dil açısından iyi gelir diye düşünerek gelmiştim ben buraya ama hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. İngilizce bilen yok malesef. İtalyanca öğrenmeye çalışıyoruz ama molto difficileee yani :D Cinsiyet ayrımı var malesef bir de ekler filan sahiden bayağı zor bir dil. Sardunya Adası aslında bayağı methedilen bir yer ama biz zaman öyle çabuk geçiyor ki adanın güzelliğinin henüz farkına varamadık. Haftada 4 gün projede görev alıyorum geri kalan üç günün birinde deniz birinde dinlenme derken hafta nasıl bitiyor anlamıyorum. Dün meşhur İtalyan pizzasını denemeye fırsat bulduk. Meşhur olmasına hak verdim mi ? Sonuna kadar evettt. Biz Piazza Venne'nin karşısındaki Down Town'da yedik pizzamızı. Fiyatı da gayet uygundu. Cagliari'de inanılmaz derecede Afrika'lı mevcut, gördükleri yerde selam vermeden geçmiyorlar genellikle. Biz hala Afrikalı olanla Amerikalı olan siyahi vatandaşı -boyunlarında haç işareti olanlar hariç- ayırt edemiyoruz. Ama ne yazık ki hiç şüphe duymadan şunu söyleyebilirim ki Amerikalılar biraz fazla itici sanırım. Toplu taşımalardaki saygısız tavırları yürüyüşleri hal hareketleri...Anlatamam görmeniz lazım...
Burada dikkatimi çeken şeylerin başında kadınların her alana el atmış olmaları geliyor. Sokakları temizleyen bir memur ya da bir taksi şoförü ya da hiç ummadığınız otobüs şoförü. Evet otobüs şoförü... Bugün 16.00 sıralarında bindik otobüse bir baktık şoför koltuğunda benden maksimum 2-3 yaş büyük uzun sarı saçlı tırnakları ojeli alımlı bir kadın. Herhalde şoförün akrabasıdır diye düşünürken otobüs hareket etmeye başladı. Türkiye'de pek alışık olmadığımız bu durum karşısında şaşırdım tabi. Otobüs deyince ilk hafta başımıza gelen bir olayı da anlatayım. Saat 22.00 gibi kuzenim Merve ile otobüsteyiz, ineceğiz. Durması için düğmeye bastık, durağı es geçti durmadı. Tabi bizim o sırada aklımızdan geçen şeyler adadakilerin geneli Türkleri sevmediği ve terörist olarak gördüğü için kahretsin Türk olduğumuzu anladı ne yapacağız otobüste boş vs sadece 2 durak arasında binbir şey geçti aklımızdan. Sonra zor bela indik, bir kaç gün sonra öğrendik ki burada ön ve arka kapıdan biniliyor orta kapıdan iniliyormuş toplu taşımalarda. E haliyle biz arkada olunca açmadı şoför. :) bir
Adanın iki çok meşhur plajı var biri Poetto diğeri Villasimius. Poetto evimize çok yakın olduğu için genelde orayı tercih ediyoruz. Suyu inanılmaz güzel tarifsiz. Ama buradakiler denize girmiyor çok enteresan... Plaj tıka basa dolu. Havlu serecek yer zor buluyorsunuz ancak deniz bomboş. Villasimius'un Poetto'ya göre daha güzel olduğunu duyduk ancak çok daha fazla kalabalık olduğu için henüz cesaret edemedik oraya gitmeye.
Bu arada malum İtalya kahveleri ile de hayli meşhur. Ama Türkiye'deki gibi bardağın ağzına kadar doldurmuyolar kahveyi. Bir kaç farklı yerde içtik hep aynı şekilde. Soğuk kahvesi de öyle sıcağı da... Fiyatları ise bayağı bayağı uygun. Şimdilik bu şekilde geçiyor buradaki günlerim. Alıştım buraya yazımın başında da dediğim gibi. Ama şunu belirtmek isterim ki ülkemi hiç ama hiçbir şeye değişmem. Bir de ailemi çok fazla özledim. :(
Burada dikkatimi çeken şeylerin başında kadınların her alana el atmış olmaları geliyor. Sokakları temizleyen bir memur ya da bir taksi şoförü ya da hiç ummadığınız otobüs şoförü. Evet otobüs şoförü... Bugün 16.00 sıralarında bindik otobüse bir baktık şoför koltuğunda benden maksimum 2-3 yaş büyük uzun sarı saçlı tırnakları ojeli alımlı bir kadın. Herhalde şoförün akrabasıdır diye düşünürken otobüs hareket etmeye başladı. Türkiye'de pek alışık olmadığımız bu durum karşısında şaşırdım tabi. Otobüs deyince ilk hafta başımıza gelen bir olayı da anlatayım. Saat 22.00 gibi kuzenim Merve ile otobüsteyiz, ineceğiz. Durması için düğmeye bastık, durağı es geçti durmadı. Tabi bizim o sırada aklımızdan geçen şeyler adadakilerin geneli Türkleri sevmediği ve terörist olarak gördüğü için kahretsin Türk olduğumuzu anladı ne yapacağız otobüste boş vs sadece 2 durak arasında binbir şey geçti aklımızdan. Sonra zor bela indik, bir kaç gün sonra öğrendik ki burada ön ve arka kapıdan biniliyor orta kapıdan iniliyormuş toplu taşımalarda. E haliyle biz arkada olunca açmadı şoför. :) bir
Adanın iki çok meşhur plajı var biri Poetto diğeri Villasimius. Poetto evimize çok yakın olduğu için genelde orayı tercih ediyoruz. Suyu inanılmaz güzel tarifsiz. Ama buradakiler denize girmiyor çok enteresan... Plaj tıka basa dolu. Havlu serecek yer zor buluyorsunuz ancak deniz bomboş. Villasimius'un Poetto'ya göre daha güzel olduğunu duyduk ancak çok daha fazla kalabalık olduğu için henüz cesaret edemedik oraya gitmeye.
Bu arada malum İtalya kahveleri ile de hayli meşhur. Ama Türkiye'deki gibi bardağın ağzına kadar doldurmuyolar kahveyi. Bir kaç farklı yerde içtik hep aynı şekilde. Soğuk kahvesi de öyle sıcağı da... Fiyatları ise bayağı bayağı uygun. Şimdilik bu şekilde geçiyor buradaki günlerim. Alıştım buraya yazımın başında da dediğim gibi. Ama şunu belirtmek isterim ki ülkemi hiç ama hiçbir şeye değişmem. Bir de ailemi çok fazla özledim. :(
Yorumlar
Yorum Gönder