Cagliari

Bugün adadaki 5. günüm... Bu arada benim blogun günlük tadında olmaya başladığını farkettim. Olsun içimden geldiği gibi yazmaya devam edeyim ben. İlk günüm oldukça kötüydü açıkcası. Havaalanında bizi alacak olanları bulamayınca elimizde birer nektari oturup beklemeye başlamışken gördük ki bekliyorlar bizi. Apar topar gittik. İstanbul'un 3 misli sıcaklıkta söve söve bindik arabaya.Koordinatörlerden yalnızca biri çat pat İngilizce biliyordu. Tanıştık vs. derken evde bulduk kendimizi. Açıkcası çok kurak buldum ben bu adayı. Kim bu denli abarttıysa halt etmiş. İnanılmaz güzel diyenler Türkiye'yi görmediler bence henüz. Her neyse... Biz geliyoruz diye yemek hazırlamışlar ama malesef damak tadımıza uygun değildi. Pirinç, mercimek çok kullanılıyor burada ama bizden çok çok farklı yapış şekilleri. Lapa, tuzsuz, görüntüsü hele... Kırmamak adına aldım tabi sadece pirincin tadına baktım içindeki sosisi ayırarak ki iyiki de öyle yapmışım... Yorgun argın haldeyken başımızda 6 italyanın ne konuştuğunu anlamadan geçti zaman. Birinci gün tamamlandı. İkinci gün gözümü nereden geldim bu lanet adaya Allah'ım cümlesi ile açtım. Öyle sıcak ki anlatmam mümkün değil. İstanbul ile nem oranı da sıcaklık da aynı gösteriyor ama ayrı bir şey var ya hu burada bu derece yakan. 2. gün benim görev alacağım yere yani Verdi caddesine gittik. Bu arada burada sokaklara cadde deniliyor İtalyancası da Via olarak geçiyor. Açıkcası ne yazık ki engelli bireylere karşı zerre kadar antipati  duymasam da çok tedirgin olup ürküyorum hep. Korkar bir şekilde gittim ne yazık ki. 6 birey 2 de personelden oluşan bir rehabilitasyon merkezi. Sadece görmek amacı ile gittiğimiz için herhangi bir etkinlik yapmadık. 3. günü de malesef güne aynı cümle ile başladım. Denize gitmeye karar verdik. Ancak her yer inanılmaz kalabalık. Tenha yer bulana kadar güneş batacaktı neredeyse :D Ve hep dediğim gibi yine belirteyim ki kapalıya karşı çok tuhaf - tuhaftan kastım şaşırmak değil iğrenmek- şekilde bakıyorlar. Sahilleri de öyle aman aman değil. Kuşbakışı baktığımızda güzel tamam ama ne bileyim işte... Bir Antalya değil. Gittiğimiz plajın adı Poetto idi bu arada. Hani olurda gelmek isterseniz birgün. Ulaşımı en kolay olan ve en meşhur plaj kendisi. 4. gün kısa da olsa bir şehir turu yapmaya karar verdik. Cagliari merkeze gittik. Bloglarda 1.5 saat yazıyordu ama 30R hattı sayesinde 15 dakikada ulaştık. Pazar günü olduğundan mıdır bilmiyorum bomboştu zaten toplam nüfusu 150.000 civarlarındaymış siz düşünün. Önce kiliseye gittik, buranın en büyük kilisesine. İbadetlerini izledik. Yorum yapmayacağım... Oldukça farklı :) Ardından kaleye çıktık, Cagliari ayaklarımızın altındaydı, güzel manzara idi. Onun ardından da limana indik. Pizza denemek istedik ama gördüğümüz kadarı ile burada öyle zengin sofralar vs yok pizza bile elde atıştırmalık şeklinde veriliyor. Biz patlıcanlı tercih ettik, oldukça da beğendim. Ücreti de 3.8 Euro, çok iyi ;). Bir de meşhur kahvelerini deneyelim dedik ama İtalyanların kahveyi acı içtiğini unutmuşum. Yine de fena değildi.Quartu değil de Cagliari merkez tarafında Bangladeşli insanlar çok fazla. Görünce selamün aleyküm diyorlar hemen hihi :)
Mağazaların tamamı kapalıydı siesta yapıyor italyan halkı, o sebepten.
Özetle böyleydi bugüne kadarki günlerim. Bugün ilk iş günüm benim...Tedirginlikten sabahı edemem sanırım. Benim için çok dua etmenizi istiyorum hepinizden. Kendinize iyi bakın.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salih NAYMAN röportajım

Salvo KOHEN

23 yaş sendromu