Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İtalya'ya Dair Son Şeyler

Ben İtalya’dayken…Biliyorum beni tanıyanlarınızın ‘burdada mı İtalyai yeterrrrrrrrrrr’ çığlıklarını duyar gibiyim. Ama ne yapayım Efe ‘Elif bir yazı yazar mısın İtalya’yla Türkiye’yi kıyaslayan’ dedi. İçinde İtalya olan her şeye varım diyerek başladım yazmaya. Beni etkileyen en önemli şey Avrupa’daki sürücülerin yayalara olan saygıları. İlk gün yürüyorum caddede, karşıdan karşıya geçeceğim adımımı dahi atmamışken durdu araçlar.Tabi alışkın değilim geçsem mi geçmesem mi hareket ederler mi aniden kafamda deli sorular.Bu düzene haftalarca alışamadım alışamadığım gibi sürücüleri de tedirgin hareketlerimle saçmalattım. 3 ay boyunca her karşıya geçerken ‘ ya hu durun da bir caddeye ayak basayım ondan sonra durun’ cümlelerini tekrarladım durdum. Şu sıralar ne mi yapıyorum ? Karşıya her geçmek istediğimde üzerime doğru gelen arabalara ‘öküz müsün yaya geçidi bu yayaaa’ diye haykırmakla yetiniyorum. Kıyas yapılacaksa iki ülke arasında kocaman fark olan çalışma saatlerini de kıyaslayalı...

Finito l'estate

Resim
 Şimdi buraya ciddi ve akıcı bir şekilde yazmayı ne çok dilerdim lakin fıtratıma ters... Daldan dala, aklıma ne eserse yazmak bana göre olsa gerek. Malum 1 Ekim tarihinde Türkiye'ye dönüş yaptım (ağlaya zırlaya). Buradan da epey zor ayrılmıştım aslında. Annem 'alışınca buraya gelmek istemeyeceksin' dediğinde  ' ya saçmalama anne nasıl alışırım çabucak biter umarım' diye yakınıyordum. Sonra farkında olmadan alıştığımı farkettim... Sıcağını, dinginliğini, karmaşasız ve sakin sabahlarını, tertemiz denizlerini, kültürlü insanlarını her şeyini çok ama çok sevmiştim. Bana göre hiç şüphesiz ben İtalya'nın en güzel yerindeydim. Ama her güzel şey gibi bu da bitti... Aklımda başka neler kaldı peki Sardunya'ya dair? Sevgili Claudio'nun yapmış olduğu Lazanya ve gorgonzolalı makarna, her daim neşeli olan biricik mentörümüzle geçirdiğimiz neşeli günler, yiye yiye usanmadığım marmelatlı yoğurt ve hindistan cevizli dondurma, Zaza Kebap bir de çok beğendiğim limonçello v...

Cagliari-3

   Cagliari'deki 2. ayımın 10. gününden bildiriyorum burada dükkanlar hep kapalı. :) Şaka yapmıyorum. Sabah uyanıyoruz geneli kapalı. 10.00 gibi açıyor çoğu dükkanı fakat 13.00-13.30 gibi tekrar kapatıyorlar çünkü siesta için evlerine gidiyorlar. Akşam 17.00 gibi açıp 20.30'da tamamen kapanıyor. Geçen gün bu sebepten mağazadan çıkarıldık resmen. Türkiye'de olsa dur dur bir müşteri bir müşteridir o gidene kadar bekleyelim belki alır bir şeyler der ve dükkanı kapatmayız. Yalansa yalan deyin :) Türkiye'den başka bir farkı ise burada otobüsler durakta yazan saatte geliyor. Ne bir dakika geç ne erken, fena dakikler. Bunu önceki yazılarımda da yazmıştım diye hatırlıyorum. Kesinlikle 'Gaptan şu glimaları aç ya öldük sıcaktan' cümlesi duyamazsınız. Klimalar daima açık. İnsan otobüse binmek için can atıyor inanın. Yayaya saygıdan da bahsetmiştim. 'Bu çok hızlı geliyor dur dur bekle' demeye kalmadan araba duruyor. Yıllardır duyduğumuz klişeleşmiş İtalyan erkekler...

EVS'in en güzel dönemi 'ON ARRİVAL'

Resim
 İtalya'ya gelmemle birlikte bloguma bir haller oldu. Ne fotoğraflarım gözüküyor ne menüler adam akıllı bir halde. Durum böyle olunca da yazasım gelmiyor hiç, ama birikmiş şeyleri de anlatmadan edemeyeceğimi herkes bilir. En son blog yazımı İtalya'daki 18. günümde yazmışım. Şuan tam 32 gün oldu buraya geleli. 25 Temmuz tarihinde İtalyan Ulusal Ajansı'nın düzenlemiş olduğu On Arrival Formasyon eğitimine katıldık. 7 gün sürecek olan kampa her zamanki gibi önyargılı bir şekilde ' Ya gitmesek ne olur sanki' cümleleriiyle gittim. İlk iki günde bu düşüncelerim devam etti. Her ülkeden katılımcının bulunduğu 67 gönüllü vardı eğitimde, Türkiye'den de 9 katılımcı. İlk gün tanışma vs derken aval aval etrafa bakınmakla geçti. 2. gün yoğun, dopdolu eğitim sabah 09.00'da başladı. 09.00 -09.30 arası SVeglia yani uyanış. Çeşitli oyunlar akrobatik hareketlerle uyanmaya çalıştık. 09.30-13.00 arası İtalyanca kursumuz vardı 13.00-15.00 arası free time. 15.00-19.00 ar...

Cagliari 2

  Cagliari'deki 18. gün... Zaman su misali sözü ne kadar doğru. Nasıl böyle çabucak geçiyor günler anlamak güç.Kaldı 2 ay 11 günümüz. İlk hafta her sabah gözümü açtığımda kurduğum cümle 'lanet olsun yine mi bu cehennemdeyiz?' idi. Şuan biraz daha ılımlı durumdayım sanırım :) Dil açısından iyi gelir diye düşünerek gelmiştim ben buraya ama hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. İngilizce bilen yok malesef. İtalyanca öğrenmeye çalışıyoruz ama molto difficileee yani :D Cinsiyet ayrımı var malesef bir de ekler filan sahiden bayağı zor bir dil. Sardunya Adası aslında bayağı methedilen bir yer ama biz zaman öyle çabuk geçiyor ki adanın güzelliğinin henüz farkına varamadık. Haftada 4 gün projede görev alıyorum geri kalan üç günün birinde deniz birinde dinlenme derken hafta nasıl bitiyor anlamıyorum. Dün meşhur İtalyan pizzasını denemeye fırsat bulduk. Meşhur olmasına hak verdim mi ? Sonuna kadar evettt. Biz Piazza Venne'nin karşısındaki Down Town'da yedik pizzamızı. Fiyatı da gay...

Cagliari

Resim
Bugün adadaki 5. günüm... Bu arada benim blogun günlük tadında olmaya başladığını farkettim. Olsun içimden geldiği gibi yazmaya devam edeyim ben. İlk günüm oldukça kötüydü açıkcası. Havaalanında bizi alacak olanları bulamayınca elimizde birer nektari oturup beklemeye başlamışken gördük ki bekliyorlar bizi. Apar topar gittik. İstanbul'un 3 misli sıcaklıkta söve söve bindik arabaya.Koordinatörlerden yalnızca biri çat pat İngilizce biliyordu. Tanıştık vs. derken evde bulduk kendimizi. Açıkcası çok kurak buldum ben bu adayı. Kim bu denli abarttıysa halt etmiş. İnanılmaz güzel diyenler Türkiye'yi görmediler bence henüz. Her neyse... Biz geliyoruz diye yemek hazırlamışlar ama malesef damak tadımıza uygun değildi. Pirinç, mercimek çok kullanılıyor burada ama bizden çok çok farklı yapış şekilleri. Lapa, tuzsuz, görüntüsü hele... Kırmamak adına aldım tabi sadece pirincin tadına baktım içindeki sosisi ayırarak ki iyiki de öyle yapmışım... Yorgun argın haldeyken başımızda 6 italyanın ne k...

Almanya-Stuttgart

Evs projemiz için yola çıktık... Ilk durak aktarmalı uçuş nedeniyle Almanya Stuttgart idi. Madem bir şey yazıyoruz bütün detayları ile olsun değil mi ? Havaalanından başlayalım. Germanwings havayolu ile uçtuk. Maliyeti en düşük havayollarından biri olduğu için koltukları taştan farksız. Ikram su ve bayat ekmekten yapılmış sandviç. Bir de minik Haribo. Almanca konuşulduğu için zaten zerre bir şey anlamadan gerçekleşti yolculuk. En zorlu süreç pasaport kontrolde oldu. Önümüzdeki 25 kişiye yalnızca pasaporta bakılıp geç dendi. Ama iş bize gelince sorular yöneltmeye başladı. Çat pat Ingilizce cevaplar verip anlaşılamamaktan dolayı gergin dakikalar yaşarken bir Türk beyefendi hızır gibi yetişti. Derdimizi ona anlattık o da Alman polise. Bizdeki tabiriyle 'sabır çekerek' geçiş izni verdi. Stuttgart'ta yakın bir akrabamız bulunduğu için kalacak yer konusunda sıkıntı yaşamadık. Sağolsunlar çook güzel bir şekilde ağırladılar bizi. Stuttgart'ı dolaşalım dedik biraz. Almanca okun...

Sokağın Dili;Oyunuz hangi partiye?

Resim
 Kastamonu halkı 7 Haziran 2015 tarihinde oyunu hangi partiden yana kullanacak? Seçimlere 24 saatten az zaman kala hatırlayalım.

Ne Desek Bilemedik

Her birimizin üniversiteye başlarken farklı hayalleri vardı.Kimimiz gezip tozmayı gitmedik yer bırakmayacağımızı hayal ediyor kimimiz de çalışıp derece yapacağım diye düşünüyordu. Ama ortak olan bir şey var ki hepimiz en güzel en dolu şekilde yıllarını geçirip şahane anılarla ayrılmak istiyoruz. Bu tabiki öğrencilere kalmış bir şey arkadaş ortamı, yaşam şekli vs illa etkiliyor geçirdiğimiz günleri, iyi bir arkadaş ortamın kafa dengi arkadaşların varsa gezersin tozarsın da oturup dersine de çalışırsın. Ama öğrencinin mutlu olabilmesi için rektöre dekana ya da diğer çalışanlara pay düşmüyor değil. Şimdi okumakta olduğum çok sevdiğim Kastamonu üniversite ile ilgili düşüncelerimi paylaşacağım. Bu okulda ne yazık ki oturtulmuş bir düzen yoktur. Okula başladığım yıl mezuniyet töreni meslek yüksek okulunun bahçesindeki stadda yapıldı geçen yıl üniversiteye hayli uzak olan gazi stadyumunda, bu yıl da bugüne kadar gazi stadyumu diye belirlenmişken ani bir kararla kampüs içerisindeki yemekhane ö...

İzbeli Çiftliği

Resim
3 cemre de düşmüşken bahar yavaş yavaş olsa da gelmeye çalışırken her birimiz bahar gelse şöyle cıvıl cıvıl günler başlasa diye düşünüyoruzdur eminim. İşte bu cıvıl cıvıl günlerden birinde mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir yerden bahsetmek istiyorum.- 'İzbeli Çiftliği'- İzbeli çiftliği Kastamonu'da havaalanı yolu üzerinde 860 dönüm alan üzerine kurulmuş etrafı yeşilliklerle kaplı tek kelime ile muazzam bir yerdir.  Osmanlı Padişahı IV.Mehmet ( Avcı Mehmet) tarafından 1651 yılında İzbeli Sülalesi`ne bağışlanmış  olan bu konak son sipahi ocağı olarak bilinmektedir.  Konağın odaları tam anlamıyla müze görevi görmektedir. Kılıçlar, çakmaklı tüfekler gibi çok sayıda otantik eşya mevcut.  Kahvaltısı Hürriyet Gazetesi'nde Türkiye'nin en iyi 10 kahvaltı mekanı arasında yerini alarak tescillenmiş durumda. 10'dan fazla sayıda reçeller, marmelatlar, peynirler ve sobanın üzerinde kızaran sıcacık ekmekler...Üstelik ürünlerin tamamı  organik ve beğendiğiniz ...